bugün

entry'ler (20)

günün beyiti

"aşk imiş her ne var âlemde
ilm bir kıyl ü kaal imiş ancak"

fuzuli

toplu taşımada yüksek sesle konuşan insan

bazen otobüse biniyorsunuz örneğin iş sonrası zaten kafanız şişmiş oluyor. hoop başlıyor vatandaş bütün dertlerini telefonun karşı ucundakine atmaya. bir de gözlemlerime göre o otobüs yolculuğundaki kısa sürede bile kendi ile kalamayan insanlarımız var. neden bilmem. gürültülü vandallar sizi.

etkili uykuya dalma teknikleri

derin derin nefes alıp vermek...

tarih obası

ceren sungur' un şahane kanalı.
orta asya'dan anadolu'ya türk tarihi, kültürü, mitolojisi; destanlar, masallar, hikâyeler olan.
her yeni bölümde ufuk açıyor. seviyoruz merkez *

https://www.youtube.com/c/TarihObası

dear zachary a letter to a son about his father

hayattan mülhem bi film. üzdü...
(resim:#1)

edip cansever

açardım ben de içimi -bu şehir kimin?
kimsenin değil-
baktıkça,baktıkça oraya bakır
ne düşerse içine zehir
köpürür köpürür köpürür
önce asit,derken bir doğa parçası gibi
yaprak bir parça yaprak olana kadar
su bir parça su olana kadar
ben onlara su ve yaprak diyene kadar
demek istediğim yaşamak bir parça yaşamak oluncaya kadar
zamanlar, zaman sürüleri...

otel / kirli ağustos /1970

muharrem sönmez

bursa'lı canım şair. merdivendeki çocuk,taşra baskısı,kargaşa,anomali ve acil çıkış isimli basılı şiir kitapları mevcut.
çok sevdiğim bir şiirinden:

"...
buluttan aklımda kim kalır ibrahim
zembereği bozulmuş zamanın acıması
şapkası düşmüş görünenin ama o değil anlatılan
sinemaya gittim çağırmadılar
sokağa çıktım
oturdum bir çay söyledim
içtim güzelleşmedim
maksadım o değildi
otobüse bindim
otobüsler insanın ufalanması
eve gidiyorum
evin bundan haberi olmayacak
yol boyunca inleyen motorun şarkısı
işte beni yalnız o keder boğacak

hundayi kasasında beş kişi:

beşten çıkarın zamanı ve beni
geriye kalmaz geride bırakılmak

bölünmesine sağlama yapın gölgemi
işinize yaramaz sözcüklerim düştüğünüzde
biliyorum bunu anlamak sizi çok şaşırtacak
ama ordayım işte en arkasında bütün olanların
bir kalbin sessizlikte duyulması gibi
dünyayı hiçbir şey kurtarmayacak
ama lokantadan dükkana giden o kısa yolda
biraz olsun umutlanmak
."
99 kere acz / kargaşa / 2013

the killing of a sacred deer

öncelikle filmi çok beğendiğimi söylemem lazım.

--spoiler--

--spoiler--

iki kardeşin babaları onları seçmesin diye yapıp ettikleri eğlendirdi beni. tabii ki bir yanıyla da çok trajikti.

martin'in spagetti yediği sahnede söyledikleri anahtar bence, tabii yazılı metin yok ama aklımda kaldığı kadarıyla : babam öldükten sonra beni spagetti yerken gören bir adam bakın şuna aynı babası gibi spagetti yiyor, ona ne kadar da benziyor demişti. bir süre geçip büyüyünce herkesin tamamen aynı şekilde spagetti yediğini anladım. babam ve bana özgü bir şey değildi anlıyor musunuz? herkes spagettiyi çatala geçiriyor döndürüyor, döndürüyor, döndürüyor ve yiyordu. tamamen aynı şekilde aynı aynı ....
--spoiler--

--spoiler--

çatala geçmek istemeyen birinin adalet arayışıdır bu.
adalet arayan insanlar bir şekilde ya akli melekelerini yitirmiş gibi ya terörist gibi gösteriliyor zaten.
helal olsun martin kardeş.

bir de martin tüm bunları nasıl yaptı hakikaten gereksiz bir soru.

çok seviyorum lanhtimos beyi çok!atıyor tokatları ama anlayan nerede?

görsel

işe yarar bir şey

"kelimeler önümüze çıkıyor sevgilim
uykumuzu bölüyor buradan çocukluğumuza kadar
buradan çocukluğumuza kadar bir telaş
içi boş kuşları kovalıyoruz ve bir sebep arıyoruz
herkese küsmek için
hemen o cumartesi buluyoruz, hemen o pazar "

şahane bir film olmuş, şiir olmuş.

yazarların ruh halini anlatan görüntü

görsel

enemy

Saramago' nun en sevdiğim kitaplarından birinin uyarlaması olduğu için duyar duymaz izlediğim film.
jake çok iyi oynamış, ona lafımız yok. filmin genel atmosferini çok sevdim.
ama kitaptaki zihni doygunluğun zerresi yoktu o ayrı mevzu. yine de izlenesi.
ahan bu da trailer : http://www.youtube.com/watch?v=Yna3k14koOM

13 mayıs 2014 soma maden ocağı kazası

"Bir varmış bir yokmuş.. Allah'ın kulu çokmuş! Çokmuş.. Çokmuş.. Çokmuş da; kimi yatağında, kimi sokağında.. Kimi yer üstünde, kimi yer altında yaşar gider; vakti zamanı gelince de ölüp gidermiş. Ölüp gidermiş.. Vakti gelince! Vakti gelince!.. Vakti gelince!.. Vakti! Korkuları gölgede bırakıp; korunaklı bir evde, rahat döşeklerinizde derin uykulardayken siz.."
Münevver izgi- Kıymetlidir Madenci Karısı

yozgat blues

"radyocu(insan-ı)kamil" karakterinin bin bir değişik türüyle karşılaşmış biri olarak bolca tebessüm etmemi sağlamış filmdir.
uzun zamandır böylesi incelikte bir türk filmi izlememiştim.

--spoiler--

--spoiler--
"herkes şiir okuyabilir çok rahat. bir kere çok iyi şiir okuyabilmek için edebiyatı bilmen gerekiyor. yani çocukluğumdan beri şiir yazıyorum ben ve şairleri biliyorum. tevfik fikret’ ten tut orhan veli , mehmet akif , necip fazıl, nazım hikmet. nazım müthiş bir adam mesela. en son çıkan kitabı toplu şiirleri okudum inanılmaz etkiliyor beni .

dücane cündioğlu

nymphomaniac filmi için yazdığı film kritiği , ülkemizde yaşayan tüm film eleştirmenlerine ders niteliğinde. http://ducanecundioglusimurggrubu.blogspot.com.tr/

kıbleyi gösteren kredi kartı

müslüman dünyasının parayla kurduğu ilişkinin ne denli bozuk olduğunun en utandırıcı kanıtlarından biri.
millet isterse yeni galaksiye taşınsın insan para olmuş arkadaş gerisi hikaye...

usta nın hikayesi

bir çeşit halkla ilişkiler hamlesi. sanırım yine mahpusluk günleri, yine çok ezildik bizli
sonu gözleri yaşlı bitecek oy toplama şeysi.

https://www.youtube.com/watch?v=YCLmc8e9jFg

modigliani

filmden karelerle harika soundtracki:
https://www.youtube.com/watch?v=VNLCwMD3VDw

decalogue

dekalog serisini sevenlerin birbirleriyle istisnasız iyi arkadaş oldukları tarafımdan defalarca test edilip onaylanmıştır.
yaşasın dekalog kardeşliği!

zbigniew preisner

kieslowski'nin yarattığı sihri mükemmel bir şekilde perçinler.
notaları en derinden gelen,çok yükseklere atılmış oklar gibidir.bir kere yaralanırsanız dinledikçe kanarsınız.

la double vie de veronique den bir kuble
http://www.youtube.com/wa...43v-4&feature=related

liberal sosyalizm

tüketim kültürü aklının ürettiği bir şey olsa gerek. zamanımızda artık hiç bir şey tek bir fonksiyon ile makbul değil.
düşünce ya da doktrinler de bundan sonra en az iki faydayı bir arada barındırmalı. yoksa satılamazlar (!) en az iki fayda bir arada olmalı. yani örneğin yeni aldığınız koltukta hem oturulmalı hem yatılabilmeli. evleneceğiniz adam hem yakışıklı hem zengin hem de sorumluluk sahibi hem romantik falan olmalıdır. aldığınız beyaz vazo hem oturma odasına hem tuvalete uymalıdır. liberal sosyalizmi de o kocayı da beklemeyin bence. çünkü gelmez o. neden biliyor musun? çünkü yoktur öyle bir şey *